yiyecek

yiyecek
food, grub, eats, provender, diet, nourishment, nutrition

İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать реферат

Look at other dictionaries:

  • yiyecek — is., ği 1) Yenmeye elverişli olan her şey İçkiden yiyeceğe kadar her şeyi gemilere bu müessese temin ederdi. S. F. Abasıyanık 2) sf. Yenebilen …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ek tohumun hasını, çekme yiyecek yasını — bir girişimden iyi sonuç almak isteyen, temeli sağlam kurmalıdır anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sası kokmak — yiyecek bozulmak, çürümek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gören gözün hakkı vardır — yiyecek ya da imrenilecek bir şeyi görene o şeyden vermek gerekir anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • aç bırakmak — yiyecek vermeyerek karnını doyurmasına engel olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dişinden tırnağından artırmak — yiyecek giderlerini kısarak para biriktirmek Susuz Yaz adlı öykü kitabımı, oyunlarımı hep böyle dişimden tırnağımdan artırarak bastırdım. N. Cumalı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dişinin kovuğuna bile gitmemek — yiyecek çok az gelmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Allah ne verdiyse — yiyecek olarak evde ne varsa anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • AZÛF — Yiyecek, erzak. Azık …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • HURD U HÂB — Yiyecek ve uyku …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • NAFAKA — Yiyecek parası. Geçim için lüzumlu olan şey. * Geçindirmeğe mecbur olduğu kimselere veya çocuklarına mahkeme karariyle verilen iaşe parası …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”